Pozitif Mi Bilemem Ama Bir Doğum Hikayesi

20:04

Hayatım boyunca plan yapmaya odaklı, her şeye önceden hazırlıklı olmaya dikkat eden bir insan oldum. Hamileliğim süresince de olacak her duruma bir şekilde hazırdım (Ya da öyle sandım). Tabii ki en önemli olayların başında da “Doğum” geliyor. Doğum bir dönemin geride kalıp, hayatın başka bir boyuta taşındığı muhteşem bir olay. Kendimi tüm hamileliğim boyunca hem bedenen hem de zihnen doğuma özellikle de normal doğuma hazırlamaya çalıştım. 12. haftamdan itibaren haftanın iki günü 38. Haftaya kadar pilatese gittim, 37. Haftama kadar çalıştım ve işte genel olarak hep aktif rol aldım, evde hiç yatmadım hatta son hafta evi toparladım, temizledim, her işimi kendim halletmeye çalıştım. Belki de şanslıydım hamileliğim boyunca tehlikeli bir durum yaşamadım böyle durumlar yaşayıp mecburen yatmak, dinlenmek zorunda olan kadınlar da var onların işi daha zor. 



Son haftalara geldiğimizde daha çok konuştum kendimle, daha fazla düşündüm bebeğimi, daha çok dinlemeye çalıştım bedenimi sıcaklar ve merak artık biraz zorluyordu beni, gelsin istiyordum artık. İçimden de diyordum “Bekletme beni çok” gerçekten de öyle oldu, en çok tahmin ettiğim zamanlamada süreç başladı. Çiçek açılması, güneş doğma metaforları, nefes egzersizleri her şeyle hazırdım. Hayallerimdeki doğuma artık hazırdım tabii ki de hayat sürprizleriyle geliyordu.


3 Temmuz sabahı kalktım sabah rutinim olan hurmamdan ve cevizlerimden yedim, 10 adet squatımı da yaptıktan sonra içimde böyle bir heyecan hissi vardı. Tuvalete gidince fark ettim ki nişanım gelmiş. (Nişan rahmi tüm hamilelik boyunca dışarıdaki enfeksiyonlardan koruyan tıkaç gibi bir yapı.) Doktoruma ulaştım “Hastaneye gel bir bakmamız gerekiyor” dedi. Doktora gittik çok da acele etmeden, kontrolden sonra ne bir sancım ne de doğum yoluna girmiş bir bebek vardı. Siz şimdi gidin sonra haberleşiriz dedi ve Perşembe gününe randevumuzu alıp hastaneden ayrıldık. Eve gelince son kez bavulumu kontrol ettim, her şey tamamdı. 

O akşam eşimle yürüyüşe gittik 2 km falan anca yürüyebildim artık yoruluyordum. Gece 11:30 gibi yattık ama benim içimde bir heyecan. Gece 12:30 gibi tuvalete gitmemle suyumun gelmesi bir oldu. Tabii ki de 2-3 defa daha bunu doğrulamak için tuvalete gitmem gerekti çünkü çişimi mi yapıyorum yoksa suyum mu geliyor bunu anlamak uzun sürdü. Bu sefer eşimi uyandırıp “Bavulumu alıp hastaneye gitmemiz gerekiyor” dedim. Eşimin “Hangi bavulu” sorusuyla uyanamadığını anladım ve “sanırım bu sefer gerçekten doğuruyorum” vurgulamasıyla cidden uyanmasını sağladım :)

Hastaneye 01:00 civarı vardığımızda  yatışım yapıldı çok tatlı bir nöbetçi ebe muayenemi yaptı ve Nst’ye bağladı sonuç: “Sancım var, suyum geldi ama Masalişkosu çok yukarılarda” sonradan öğrendiğimize göre o gece Ebe doktora sürecin büyük ihtimal sezaryene döneceğini normal doğum için çok umutsuz olduğunu ama beklemekte yarar olduğunu haber vermiş. Gece 1:30 gibi başlayan sancı sürecinin ardından, gece 3 gibi yapılan kontrolde açılmam 1 cm olunca hayal kırıklığına uğradım. O kadar sancıya bence 7-8 cm falan olmalıydı :) Daha sonra saat 5 gibi kontrolde ebenin yüzünde güller açtı ve "Bir mucizeyi gerçekleştirdin bebek yola girmiş 4 cm açılman var" dedi. Saat 7 gibi 2 duş, bol yürüyüş ardından artık beni oyalama zamanlarının ardından epidural verdiler. Epidural benim için şu anlamda çok güzeldi, sancıları daha sakin, daha uyumlu karşılayabiliyordum. Allah epidurali bulandan razı olsun. Epiduralle birlikte açılmam da hızlandı.

Öğlen olmuştu artık ve saat 1 civarı açılmam tamamlanmıştı, artık genel tabirle ıkınma vakti ve doğumun son aşamasına varmıştık ancak tek bir sorun vardı Masal aşağıya yeterince inmemişti hatta kafası bir yerlere takılmıştı. Ben artık sayısını hatırlamadığım kadar “Ben sanırım bunu yapamayacağım, sezaryene alabilirsiniz beni” dememle ebe ve eşimin sakince beni iknaları hatta bazen sessiz kalmaları sürecin bu kadar sağlıklı yönetilmesine sebep oldu. Doktorumun da bir ziyaretinde umutsuzluğumu dile getirince "Gayet iyi gidiyorsun, yapıyorsun bile" demesiyle daha çok rahatladım.


Artık son dönemece girmiştik; ebenin önerileriyle tekrar yürüyüş, salınma, duş döngüsüne girdik; sancılarım daha aralıklı ancak daha güçlü olarak geliyorlardı. Bağırmadan karşılamak istiyordum her birini tabii ki de elimden geldiğince. Epiduralin etkisinin yavaş yavaş geçmesiyle ıkınma hissimin geri gelmesini bekliyordum çünkü bence ıkınma hissim yoktu. Kaç kere "ben bunu yapamayacağım" dedim hatırlamıyorum. Sabrediyordum, bağırmıyordum, tüm süreci atlatmaya çalışıyordum ama uzun sürüyordu çok uzun. Saat 4 civarı ebe “Bu kadar çektiğin acıya değecek kesik bile atmadan doğurtacağım seni” demesiyle biraz daha sakinleştim artık ıkınmayı az çok biliyordum ama işin kötüsü artık hiç enerjim kalmamıştı. Saat 17:00 civarı etrafımda hazırlıklar başlayınca artık doğumun ne kadar yakın olduğunu o zaman anladım çünkü doktorum da gelmişti son bir kez daha sadece çok güzel ıkınmam gerektiğini son aşamada olduğumuzu belirtti. 

Gerçekten de öyle oldu başlıyoruz dediği andan itibaren sanırım 17:10’du bir kez büyük ıkınmada eşimin “Geldi Aşkım, geldi” denmesini hatırlıyorum ondan sonrası baygınlıkla yokluk arası bir şey doktorun son ıkınmaya ihtiyacım var demesi ve benim güçsüzlükten nefesimi bile alamamam sonra bir gayret nefes alıp ittirmem ve büyük bir boşluk hissi... Masal’ı göğsüme yatırmaları, kızımın ağlamasının anında susması. “Babam hoş geldin” diyen eşime dönüp bakması, “Hoş geldin annem çok güzelsin sen” diye ağlamam. 


Ve işte burada göğsümde ilk temas sırasında... Kordonunu geç kesmeleri, yıkanmaması ve göğsüme direk yatırılması isteklerime doktorumun destek vermesi benim için büyük şanstı. Hormonlar ne güzel şey, o kadar acıya, o kadar uzun zamana rağmen, doğumun hemen ardından gelen o büyük güç. Daha kolay olsaydı daha güzel başedebilirdim ama yine de iyi ki yaşamışım diyorum. 

Hamile arkadaşlarım için de doğumumda bende en çok işe yarayanlar;

  • Duş; oturarak kasıklarıma ve belime uygulanan ılık su, sancılarımı karşılamam da çok işe yaradı. Hem daha az ağrı hissettim hem çok rahatladım. Zaman zaman duşta uyuduğum bile oldu.
  • Pilates topu; pilates topunda zıplayarak hızlı nefesler verme yeniden odaklanmama ve zamanı biraz daha kontrolüme almama çok yaradı.
  • Yürüyüş; bol bol yürüdüm koridorlarda, sancılarda da nefes almak ve mola vermek için yanlara tutundum.
  • Sağa sola sallanmak; yürüyüşler sırasında ya da ayakta dururken gelen sancıları sağa sola sallanarak karşılamak zaman zaman çok işe yaradı bunu yatağa öne eğilerek yaptığımda da inanılmaz rahatladım.
  • Çömelmek; Bebeğin yola girmesi ve ilerlemesi için ebelerin önerdiği bir hareketti herhangi bir yerden güç alarak çömelme pozisyonuna geçip küçük küçük squatlar yapıyorsunuz.





En Önemlisi Eş Desteği; 


Hamileliğimin son 2 ayına kadar planlarımıza göre eşim doğuma girmeyecekti, çok heyecanlı bir yapısı vardır, orada seni bunaltırım ya da doktorla kavga falan ederim demişti. Doğuma yaklaştıkça ve bu yolu birlikte yürüdükçe fikri değişti, sonuç olarak göbek bağını kesmesi dahil doğumun her anında yanımdaydı. Ve kendisi 18 saatlik doğum sürecinde hayatımda gördüğüm en sakin, en metanetli, en cesur kişi oldu. Ben de bu yaşananlar boyunca en önemli şeyin sabır olduğunu, benim 125 kez vazgeçmeme rağmen benden hiç ümidini kesmeyen birisinin yanımda olmasının mucizesini daha iyi anladım. Susmanın bile zaman zaman ne kadar güzel bir destek olduğunu fark ettim.

18 saat kimi zaman hiç bitmeyecek gibi şimdi düşününce bir hayal gibi ya da en garip rüya gibi çok karışık. Bu deneyimi yaşamamış olmayı hiç istemezdim. Doğumum pozitif bir doğum hikayesi mi bilemem ama kavuşunca gerçekten tüm o zorluklar unutuluyormuş. Darısı yaşamak isteyen herkesin başına. 

Yorumlarda kendi doğum hikayenizi paylaşsanız ne kadar güzel olur. Bir sonraki emzirme süreçleriyle ilgili yazımda buluşmak üzere :) 

You Might Also Like

1 yorum

Blogger tarafından desteklenmektedir.